Dünyanın en lezzetli yemeği nedir diye sorsalar cevabı ülkelere göre değişir, dünyanın en güzel kadını kimdir diye sorsalar büyük bir uğultu kopar, dünyanın en yüce duygusu nedir diye sorsalar cevabı cinsiyete, yaşa ve inanca göre değişir. Dünyanın en haz verici eylemi nedir diye sorsalar işte o zaman tüm insanlık bir dünya korosunun üyesiymiş gibi senkronik şekilde “seks” nakaratını seslendirir. “Seeeks!” (Elbette aile kurumunun ve kanunların izni ile 18 yaş üstü kişilerden yani reşit olup yeterli olgunluğa erişmiş kişilerden oluşan bir korodan söz ediyorum.) O seks ki yerine koyulabilecek başka bir eylem yok; o seks ki dostluk, akrabalık gibi bağların dışında iki kişiyi bir arada tutuyor; o seks ki iki kişiyi tek vücut haline getiriyor, o seks ki çifte bir bebek armağan edebiliyor, o seks ki bedenin en büyük ödülü… Fakat madden, manen, dinen, kanunen, vicdanen, bedenen hiçbir engel olmamasına rağmen kendine bir hak olarak verilmiş bu ödülü almayı reddedenler var.
Konsolun üzerinde tozlanacak olan Oscar’ı reddetmekten bahsetmiyorum. Bedenin ödülü, bedenin üzerindeki tozları silip atacak olan ödül; kadını daha da kadın, erkeği daha da erkek yapacak olan ödül; ruhun yarı yarıya ödülü, evliliğin ya da başka türlü bir çift olmanın ödülü… Fakat bazıları haz, arzu, mutluluk, rahatlama, gevşeme içeren bu ödülü almıyor, kullanmıyor. İşte onlar “vajinasını beynine esir eden kadınlar” ve “bu kadınlarla yıllardır birlikteliğini sürdüren erkekler”… Sonuç: Sevgi ve saygı hat safhada, seks hapsolmuş kadının kafasında, ilişki yıllara rağmen sıfır noktasında. Sebep:Vajinismus!
BİR BEN VAR BENDEN İÇERİ, REDDEDER CİNSELLİĞİ…
Vajinismus; “vajina” kelimesinden türeyen, fakat vajinadan kaynaklanmayan bir sorunun adı. Vajinismus, kısaca “seks yapma korkusu”. Vajina aracılığı ile yapılacak bir eyleme karşı beyinde oluşan korku… Tıpkı bir çocuğun eli ile sevimli bir kediye dokunmaktan korkması gibi… Çocuğun eli sapasağlamdır, fakat beyni korku yaratıyordur ve çocuk kediye dokunamıyordur. Çocuğun kediye dokunmasını engelleyen şey eli değil, beynindeki korkudur. Sevimli mi sevimli kediciğe, çocuk, çekingen hareketlerle elini uzatmaya çalışır; kedi bu sonuçta, kendine uzanan ele illaki burnunu uzatır; çocuk eline yaklaşan kedinin burnunu görünce bir anda korkup viyaklayarak kaçar. Böyle bir durumda ne sevimli kedi suçludur, ne çocuğun elinde hastalık vardır, sonuçta çocuk kediye dokunamamıştır. Bu durumdan pek de farklı olmayan vajinismus; kadının bilinçli olarak cinsel ilişkiye girmek istemesine ve vajinasını penise sunacağının işaretini vermesine rağmen, penisin vajinaya girme teşebbüsü ile yaklaşması sırasında, kadının pelvik taban kaslarını –ben onlara aşk kasları diyorum- ani ve istemsiz şekilde kasması, ardından büyük bir korku, kaygı ve panikle tüm bedenini kasması, eşini geri itip bacaklarını sımsıkı kapaması ve cinsel ilişkiye girememesidir. Aslında kadın en başından beri cinsel ilişkiye girmek istemiyor olabilir mi? Hayır, çocuk sevimli kediciğe en başından beri dokunmak istiyordu. Bir kediye her gün dokunabilmek, onunla uyuyabilmek, onu besleyebilmek için pet shop’lara para döken insanlar var. Demek ki bu sevimli kedi dokunulası, sahip olunası bir şey. Cinsellikten korkan kadın da, aslında ve kesinlikle, bilinçli olarak partneriyle cinsel birliktelik yaşamak istiyor. Ne de olsa “seeeks” nakaratı dünya korosu tarafından durmaksızın söyleniyor. Bu kadar insanın bildiği bir şey var. Tüm dünyada bu kadar doğal olan, bir hak ve ödül olarak görülen, dolayısıyla herkes tarafından zevkle ve kolaylıkla icra edilen seks neden bu kadın tarafından başarılamıyor? Neden bu kadın, vajinasına sevdiği adamın penisinin girmesini engelliyor? Tüm isteğine rağmen! İşte bu nedenle başlığımız “bir ben var benden içeri, reddeder cinselliği…” Yani kadın kesinlikle bilinçli olarak cinselliği istiyor.
BENİ SEKSTEN ALIKOYAN BEN… BENİ VAJİNİSMUSLU YAPAN NEDEN…
Çocukların çoğu bir kedi gördüğünde peşinden koşar; dokunmak, kucağına almak, okşamak ister ve rahatça da yapar bunları. Bizim yukarıda bahsettiğimiz çocuğumuz ise tüm merakına ve isteğine rağmen yapamaz. Sebebi korkularıdır. Belki bir zamanlar bakıcısı “yemeğini yemezsen seni kedilere atarım” demiştir. Belki bir arkadaşı bir sokak kedisi tarafından tırmalanmıştır ve kuduz aşısı olmak zorunda kalmıştır, acısını da bizim çocuğumuza ağlaya ağlaya anlatmıştır. Belki bir mart ayında iki kedinin ortalığı inleten seslerle nasıl dalaştığını görmüştür. Belki annesi “sakın kedilere dokunma, bitlenirsin” demiştir. Bütün bunlar çocuğun sevimli mi sevimli kedicikten korkması ve tüm isteğine rağmen kediciğe dokunamaması için yeterlidir.
İSTEMSİZ KASILMALARIN ESİRİ OLMAK…
“Vajinanın kasılması” anlamına gelen ve penisin vajinaya girmesinin engellendiği vajinismus vakalarının yaklaşık olarak yüzde 90’ının sebebi de hep korkulardır. Geçmişten getirilen olaylardan, görüntülerden, hikâyelerden, düşüncelerden doğan korkular… Penisi görür görmez ya da penis vajinasına yaklaşınca ya da penis vajinasına sadece dokunduğunda kadının “ağrıyor, acıyor” diye inlemesinin ve gerçekten ağrı ve acı hissetmesinin sebebi sadece psikolojiktir. Vajinismus bazen kaynağı bilinen bir şeyden doğan korkunun, bazen kaynağı bilinmeyen bir şeyden doğan kaygının eseridir. Penis gören vajinaya kasılmasını, ağrımasını ve acımasını söyleyen şey sadece korku ve kaygılardır. Ne de olsa vajina kasılınca, kadın “ağrıyor, acıyor” diye söylenince kendini penisten koruyacaktır.
KENDİNİ SEKSE KAPATMAK…
Geçmişte, özellikle çocuklukta yaşanan bir taciz veya tecavüz olayı kadının aşık olduğu adamın bile penisinden ve onunla yaşayacağı seksten korkmasına, dolayısıyla da vajinismus olmasına neden olabilir. Sevilen adamın penisi bile kadına unutmak istediği travmayı hatırlatabilir. Bilinçsiz şekilde üretilen çare ise, kadının kendini sekse kapatmasıdır, böylece hem vajinasını hem ruhunu penisten koruyacağını düşünür, tabii bilinçsiz olarak. Bazen küçük yaşta anne ve babasının cinsel ilişkisine şahit olmak da kadının vajinismus olmasına neden olabilir. Cinselliğe dair akılda kalan sahnede babası penisi ile annesinin üzerinde tepiniyordur, kadın da çığlık atıyordur, yani babası annesine çok acı veriyordur, yani cinsellik ve penis acı verici, korkutucu şeylerdir. Tabii bunlar bilinçsiz olarak beyinde yeşertilen düşüncelerdir. Bazen de vajinismus kadın olmaya karşı geliştirilen bir savunma mekanizmasıdır. Annesinin, babası tarafından sürekli aşağılandığını gören bir kız çocuğu kadınlara değer verilmediği düşüncesiyle büyür. Vajinasına bir penis girene kadar o bir kızdır, penis girdikten sonra da kadın olacaktır. Oysa kadınlık aşağılanmak, insan yerine koyulmamak demekti. Bu nedenle kadın vajinasına bir penis almayı yani kadın olmayı reddeder, böylece asla annesi gibi aşağılanan bir kadın olmayacaktır. Tabii bilinçsiz olarak böyle hareket eder. Bazen vajinismus; ailenin, kız çocuğunu erkeklerden korumaya yönelik yetiştirme tarzından kaynaklanır. Çocukluk ve ergenlik döneminde “erkekler kötüdür, erkeklerden uzak durmak gerek, erkeklerin tek derdi sekstir, seks yapan kızların sonu fahişeliktir. Sen, sen ol, erkeklerden uzak dur, bizim yüzümüzü kara çıkarma” gibi sözlerle boğulan kız, ilerleyen yıllarda vajinismusu fahişeliğe karşı bir korunma aracı olarak görebilir ve kendini sekse kapatarak namusunu korumaya çalışır, tabii bilinçsiz olarak. Cinsel mitler yani hurafeler, cinselliğe dair yanlış bilinenler de vajinismusa neden olabilmekte. Bunlardan en bilineni penis captivus mitidir. Penis captivus, cinsel birleşme sırasında kadının vajina kaslarının kasılıp penisi kilitlemesi ve penisin vajinadan çıkışını engellemesi durumuna dair bir hurafedir. Yani cinsel ilişki sırasında kadının vajina kaslarının, penisin etrafında kenetleneceği ve çiftin bütün çabalarına rağmen penisin, vajinanın içinden kurtulamayacağı düşünülür. Sonuçta çift çarşaflara sarılı şekilde acile kaldırılacaktır, levye ile penisin vajinadan ayrılması sağlanacaktır. Sonuçta çift rezil olacaktır. Rezil olmaktansa bilinçsiz şekilde vajinismus olunur. Bunun gibi saçma hurafelere inanan birçok kadında vajinismus maalesef gelişebiliyor. Zifaf yani gerdek gecesine dair anlatılanlar da birçok kadının seksten korkmasına neden olabiliyor. İlk kez yapılan seksin müthiş ağrılı, acılı ve kanlı olduğuna; ilk sevişme sonrasında uzun süre acı çekildiğine, hatta sandalyeye bile oturulamadığına dair hikâyeler kadınların ilk cinsel deneyimlerinde kasılmalarına, yalancı bir ağrı hissetmelerine, korku içinde titremelerine neden oluyor. Bu kadar kötü senaryoların, kasılıp kalmanın ve korkmanın sonucunda da doğal olarak şiddetli bir ağrı hissediliyor. Kadın bir sonraki cinsel birleşmeyi reddediyor ve sonrakileri de reddetmeye başlıyor. Sonuç bilinçsiz şekilde geliştirilen vajinismus. Bu ve bunun gibi daha birçok korku temelli sebep, kadının ruhunu ele geçirir ve bedenine hükmeder. Kadın aslında bilinçli olarak vajinismusu seçmiyordur, fakat içinde öyle biri vardır ki kadını seksten alıkoyar, vajinasını kullanmasına izin vermez.
BEYİNDEN VAJİNAYA DOĞRU KOMUTLARLA TEDAVİ…
Hep söylüyorum “vajinismus kader değil” diye. Vajinismus vajinadan kaynaklanan bir problem değil. Vajina aslında görevini yapmak için hemen her zaman hazır bekler. Vajinismus sadece korkular tarafından yönetilen bir vajinanın maruz kaldığı bir sorun. Bu sorundan kurtulmak ise yüzde 100 mümkün. Kesinlikle başarı ile sonuçlanan cinsel terapi sayesinde hem kadının cinselliğe karşı korkusunu yenmesi hem kaslarını kontrol etmeyi öğrenmesi sağlanıyor. Cinsel terapi sonucunda kadının vajinasına pesini kabul etmesinin yanı sıra seksten zevk alması da kesinlikle mümkün oluyor.