Bazen danışanlar terapi seanslarını, çocuksu bir aşkın ifadesi ve aşık olunan terapistle beraber olmanın getirdiği haz için kullanırlar ve terapisti de aşklarına yanıt vermeye zorlarlar. Terapist beklentilerine boyun eğmeyince de öfkelerini açık bir biçimde gösterirler. Aşırı bir doyum arzusuna varan ve terapi süreçlerini olumsuz etkileyen bu çok özel ve “tutkulu” aktarım duruma “erotikleştirilmiş aktarım” adı verilir. Terapistle ilgili canlı, yoğun, mantık dışı, uygunsuz, inatçı, karmakarışık, çocuksu, ihtiraslı, acil doyum isteyen ve egosintonik gibi görünen erotik takıntılarla kendini gösterir. Danışan sürekli olarak terapisti baştan çikarmaya çalışır ve terapi ofisinin dışında terapistin yerine geçen figürlerle sık sık eyleme vurmalar görülür.
EBEVEYNLERLE İLİŞKİNİN YİNELENMESİ…
Danışan terapistine cinsellik yüklü bir aşk vermek ve almak isterken, gerçekte bilinçdışı olarak terapistinde bir anne-baba bulabileceğine inanmaktadır ve geçmişin yineleme zorlantısının da farkında değildir. Hatta bazen aşırı sevgi ve aşk duyguları ve takıntıları, bir savunma mekanizması gibi, terapisti bilinçdışı saldırgan duygularından koruma veya depresif duyguların ortaya çıkışını önleme amacını da taşıyabilir.
EROTIK AKTARIMDAN FARKI…
Ağır bir çarpıtma ve gerçeği değerlendirme bozukluğu olan aktarımın ağır bir şekilde erotize edilmesi, psikopatolojinin ağırlığını gösterir. Borderline kişilik organizasyonu gibi ağır bir psikopatolojinin varlığını düşündüren bu aktarımı, danışanın gerçeğe uygun olmadığını bildiği cinsel fantezilerin eşlik ettiği, daha çok nevrotik kişilerde görülen ve "olumlu bir aktarım" olan "erotik aktarım"dan ayırmak gerekir. Çünkü erotikleştirilmiş aktarım "olumsuz bir aktarım"dır ve beraberinde son derece yıkıcı eyleme vurmalar ve kökü derinlerde yatan nefret dürtüleri yer alır. Bu nedenle de seanslara istekli gelirler ama gerçekte iyileşme niyetleri yoktur, sadece terapistin yakınında olmak isterler. Terapistin aşklarına karşılık vermemesine dair "bilinçli korkuları" ve "en sevilen olma fantezileri" de vardır. Hatta yansıtma ve inkar savunma mekanizması ile terapistlerinin kendilerini gerçekten sevdiklerine de inanırlar. Ancak bu durumu erotomania ile karıştırmamak gerekir.
EROTOMANİA NEDİR?
Erotomania yani "Eros hastalığı", kişinin başka insanların ona aşık olduğunu düşündüğü oldukça ilginç bir ruhsal bozukluktur. Terapi ofisinin dışında da ortaya çıkabilen bu bozukluk borderline kişilik bozukluğu, şizofreni, duygudurum bozukluğu veya kuruntulu rahatsızlıklar gibi ruhsal bozukluklardan muzdarip olan kişilerde sıklıkla görülür. Erotomanik kişi başka birisi tarafından gizlice sevildiğine ve aşığının kendisiyle gizlice iletişim kurduğuna dair güçlü bir inanca sahiptir. Aşkının yalan olduğunu söyleyen herhangi bir açıklamayı da asla kabul etmez, aşığının naz yaptığını düşünür ve bu nedenle de çogu zaman yasak aşkını herkesten saklamaya karar verir.
DE CLERAMBAULT SENDROMU…
Kişinin, başka birinin kendisine aşık olduğuna inandığı, ayrıntılı ve düzenli sanrıyla belirgin ve nadir görülen bir sendrom olan "De Clerambault Sendromu"nda erotik sanrı, erotomania'dan farklı olarak, genellikle cinsel bir çekicilikten çok manevi bir bağlanma ve romantik bir aşkla ilgilidir ve daha çok orta sınıftan kadınlarda görülür. Çünkü sözde aşık genellikle daha yaşlı, ekonomik ve sosyal açıdan daha yüksek sınıftan, evli ve kişiye uygun olmayan bir erkektir.
NEDEN ORTAYA ÇIKAR?
Erotize edilmiş aktarımlar hem preodipal hem de ödipal dönemde ebeveynlerin ihmali ve işgali, aşırı derecede cinsel uyarımları, yoğun mastürbasyon çatışması, mahrem ortamlarda ailenin ensestiyöz ve homoseksüel yakınlaşmaları, cinsel istismar, erken yaşta pornografi ile muhatap olma, ebeveynlerin sıradışı cinsel yaşamlarına şahit olma, baştan çıkartıcı cinsel oyunlar oynama, narsisistik incinmeler gibi nedenlerden kaynaklanabilir.