Eylül farklıdır diğer aylardan… Sıcak yazı uğurlar, serin sonbahara hoş geldin der, soğuk kışa selam gönderir… Sadece bir mevsimin bitişinin, diğerinin başlangıcının habercisi olmaktan fazlasıdır Eylül… Ağaçlar yapraklarını döker, çimenler sararır, çiçeklerin rengi solar, gökyüzü masmaviliğini yitirir ve serin rüzgarlar alıp uzaklara götürür yazdan kalan kokuları, tatları… Geriye hüzün, özlem, yalnızlık kalır.
MEVSİMLERİN YAŞAMIMIZA ETKİSİ…
Mevsimler doğanın ritmidir. Dünyadaki tüm canlılar bu ritme göre sürdürürler yaşamlarını… İlkbahar hayatın başlangıcıdır, umut verir, güç katar. Yaz yaşam enerjisidir, mutlu eder, heyecanlandırır. Sonbahar bir son gibidir, hüzünlendirir. Kış derin bir uykudur, yeni bir başlangıca hazırlar. Mevsimler insan hayatının doğadaki yansıması gibidir. İlkbahar çocukluk, yaz ergenlik, sonbahar yetişkinlik ve kış yaşlılığa benzer. Mevsimler ile insanın yaşam dönemleri arasındaki bu ilişki sadece bir benzetmeden ibaret değildir. İnsanlar hem fiziksel hem de ruhsal olarak etkilenir mevsimlerden. Tibet tıbbında da, mevsimlerin hastalıkların nedenleri ve patolojileri ile ilişkili olduğuna inanılır ve hastalıkların önlenmesinde güçlü bir araç olarak kabul edilir.
SİZİN MEVSİMİNİZ HANGİSİ?
1- YAZ
Seyahatler, tatiller, daha fazla boş zaman, daha eğlenceli aktivitelerle doludur. Bütün sorunları, dertleri, tasaları rafa kaldırarak erteleriz ve tüm yılın yorgunluğu atmaya çalışırız. Güneşin enerjisi ruhumuza da geçer ve hayat dolu, neşeli, mutlu hissederiz. Yaz psikolojisi içinde daha iyimser düşünürüz, daha hoşgörülü oluruz, daha fazla risk alırız, daha yaratıcı düşünürüz. Yaz bize heyecan, tutku, cesaret, güven ve sevinç verir.
2- SONBAHAR
Yazın güzel günlerine vedadır, kışın soğuk ve çetin günlerinin habercisidir. Birden enerjimizin çekildiğini hissederiz ve sonbahar psikolojisi içinde karamsarlık, mutsuzluk, huzursuzluk, öfke, bunaltı, hüsran, stres, hayal kırıklığı, tedirginlik ve üzüntü hissederiz, biraz da alıngan ve kırılgan oluruz. Tatiller, eğlenceler ve keyifli günler geride kalmıştır. Yaşamın tüm gerçekliği sonbaharın serin rüzgarlarıyla titretir bizi. Sorumluluklarımız, yapmamız gereken işler, çözmemiz gereken sorunlar sonbahar yağmurları gibi ıslatır, ürpertir içimizi…
3- KIŞ
Doğa derin bir uykuya dalar soğuk kış günlerinde… Ve zamanla her duyguya alışan bizler sonbahar psikojisiyle hissettiğimiz duyguların çoğunu kanıksamış, kabullenmiş olarak kışı pek yadırgamayız. Kış psikolojisi içinde zaman zaman kederli ve karamsar olsak da, daha durağan, daha sakin, daha dingin oluruz. Gelecek olan ilkbahar için gün saymaya, yazla ilgili hayaller kurmaya başlarız.
4- İLKBAHAR
Yeniden canlanan doğa ile içimiz kıpır kıpır olur. İlkbahar aşk mevsimidir, içimizdeki aşık olma isteğine engel olamayız. İlkbahar psikolojisi içinde heyecan, sevgi, güven, sevinç, şükran, takdir hissederiz. Kış uykusundan uyanmanın ardından içimizde birikmiş olan enerji ve heyecanla hayatımıza yeni bir şeyler katmak isteriz; yeni beceriler, hobiler ya da kişiler… Kendimize yeni hedefler koyarız, yeni amaçlar belirleriz. Hem psikolojik hem fiziksel olarak hızla yaza hazırlanırız, kitaplar okur, müzikler dinleriz; zayıflamak ya da forma girmek için diyet ve spor yaparız.
SONBAHARA DİKKAT…
Mevsimler bizi çok yakından etkiler ve genellikle en olumsuz etkiyi sonbahar yapar. Bitmesini hiç istemediğimiz yazı alıp götürür uzaklara. En sevdiği oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi hissederiz. Hüzünlenir, kırılganlaşır, üzülürüz. Kısalan günlere sığdırmaya çalışmak zorunda olduğumuz işlerimizi ve sorumluluklarımızı düşündüğümüzde umutsuzluk, isteksizlik ve yılgınlık hissederiz. Sabahları yataktan kalkmakta zorlanırız, hiç enerjimiz yoktur, canımız hiçbir şey yapmak istemez, bir şeyler yapsak da eskisi gibi zevk almayız, içimize kapanırız, daha karamsar, daha olumsuz düşünmeye başlarız. Hoşgörü düzeyimiz düşer, çabuk sinirleniriz. İşte tüm bunlar sonbahar sendromu ya da diğer adıyla sonbahar depresyonunun belirtileridir. Sonbahar sendromu, güneş ışığının azalması ve mevsimsel geçişe bağlı olarak vücudumuzdaki hormon düzeylerinin ve dengelerinin değişmesiyle ilişkili geçici bir durumdur.
SONBAHAR SENDROMUNA KARŞI ETKİLİ 10 ALTIN TAVSİYE…
Sonbahar sendromu yaygın olarak görülen ve çoğunlukla kadınların yaşadığı olağan bir durumdur. Belirtileri birkaç hafta içinde kendiliğinden geçer. Aşağıdaki tavsiyeler, bu süreçten daha az etkilenmenize yardımcı olacaktır.
1- Daima olumu düşünmek için çaba harcayın. Gerekirse Polyannacılık yapın ya da pembe gözlükler takın ama olayların olumsuz ve kötü taraflarını görmeyin, iyi yönlerine odaklanın.
2- Uyku düzeninize dikkat edin. Günde en az 8 saat uyuyun ve sabahları erken kalkıp mutlaka güne güzel bir kahvaltıyla başlayın.
3– Fiziksel aktivitede bulunun, hareketsiz kalmayın. Sabah ya da gün içinde kendinize spor için bir zaman dilimi ayırın. Bunu yapamıyorsanız en azından araba yerine toplu taşıma araçlarını kullanıp bir durak önce inip binerek ve asansörü değil merdivenleri tercih ederek daha hareketli olun.
4- Yalnız kalmayın. Aileniz, akrabalarınız, arkadaşlarınız ve komşularınız ile daha fazla vakit geçirin. Onlarla birlikte tiyatro, sinema, konser, alışveriş vb. gibi aktivitelere gidin.
5- Dengeli ve düzenli beslenin. Sağlıklı yiyecek ve içecekler tüketin ve yiyip içtiklerinizde aşırıya kaçmayın.
6- Günde en az 1,5 litre su tüketmeye özen gösterin.
7- Müzik dinlemek, kitap okumak ve sevdiğiniz şeylerle uğraşmak için mutlaka zaman ayırın.
8- Kendinizi iyi hissetmenize yardımcı olacak motive olabileceğiniz hobiler ve aktivitelerle, nefes ve gevşeme teknikleriyle, NLP yani sinir dili programlaması ve EFT yani duygusal özgürleşme tekniği gibi kişisel gelişim teknikleriyle ilgilenin.
9- Güneşli saatlerde balkona ya da bahçeye çıkarak fırsat buldukça güneş ışığından yararlanın.
10- Gösterdiğiniz tüm çabalara rağmen ruh halinizdeki olumsuzluklar sizi rahatsız etmeye devam ediyorsa, bir psikoloğa danışmak konusunda vakit kaybetmeyin.